3S'Lİ YAŞAM HAREKETİ
3S'Lİ YAŞAM HAREKETİ
03 Mayıs 2018

3S’Lİ YAŞAM HAREKETİ
Günümüzde hepimiz bir formülün peşinden gidiyoruz. Bazen farkında olarak bazense hiç farkına varmadan. Kimimiz diyet listelerinde kalori formüllerini ezberleyip her yiyeceği yedikten sonra toplama çıkarma yapıp hayatı kendine dar eder, kimi her gün tartıya çıkıp sonucu geçen haftakilerle karşılaştırıp kısa bir muhakemeden geçirir. Kimisi de vücut ve güzelleşme uğruna ödediği bedelleri kafasında toplar çarpar böler… Ancak çoğunlukla geriye koca bir sıfır kalır çünkü kısa bir süre sonra başladığı noktaya geri dönerler, hem yorulmuşlardır, hem de inançlarını yitirmiş haldedirler. Bu yazımda zayıflama veya kilo alma programlarında göz ardı edilen şeylerden bahsedeceğim. Şimdi içimizdeki koca S’ler toplandı ve bizi duyun artık diyor. Haydi onlara kulak verelim.


BİRİNCİ S: SEVGİ
Artık bu kelimeyi oldukça klişe bir hale getirdik. Her taşın altından Sevgi çıkıyor. Sonra bakıp sevgi mi o içimizde diyip hafif alaycı bir dille geçiyoruz bir köşeye. Farkına varmadan, hissetmeden, özümsemeden devam ediyoruz yola. Peki, zayıflama ile sevginin ne alakası var diyebilirsiniz, ben de size çok alakası var deyip söze devam ediyorum. Birçoğumuzun kilo problemi, farkında olmadığınız bilinçaltı kayıtları, olumsuz bir iç dünya sonucunda içinden çıkılamaz bir hal alır. Bu da negatif inançlara neden olur. Her şeyden önce bedenimizi sevmemiz ona saygı göstermemiz, önemseyip, değer vermemiz gereklidir hatta şarttır. Eğer siz kendinizi sağlıklı bir görünüme değer bulmazsanız siz asla zayıflayamazsınız. Zayıflasanız da eski inanç sistemi, üstün bir egoyla çalışarak sizi eski halinize dönüştürecektir. İşte o negatif egoyu içimizdeki sevgiyle susturacağız. Vücudumuzun her zerresini, her organını ayrı ayrı düşünüp önemseyip seni seviyorum demeyi bileceksiniz. Bunu bir deneyin kendinize seni seviyorum demek biraz tuhaf gelebilir. Ancak vücudunuzdaki milyonlarca hücreyi aydınlatacak ve sağlıklı yaşam döngüsünü başlatacak o sihirli iki kelime işte bu: SENİ SEVİYORUM!


İKİNCİ S: SABIR
Sabır çok büyük bir erdemdir. Hayatımızdaki en büyük sınavlarımızı bu erdem sayesinde ya veririz ya da sınıfta kalırız. En büyük ödüller ve mutluluk verici olaylar da büyük sabır göstermemiz gereken süreçlerden sonra bize verilir. Doğanın kanunu budur. Ektiğiniz mamulü toplamanız için bazen aylar bazen yıllar gerekebilir. Ancak bu serüven hayatta bize hem çok şey öğretir hem de yaşamın en büyük gayesidir. Uğruna emek verdiğimiz, sabrettiğimiz eylemler zamanı gelince bize sırrı anlatarak, kulağımıza güzellikleri fısıldar. Peki, ben bunları neden mi anlattım? Beslenme konusunu güzel bir yere bağlamak için. Size iki hasta tipinden bahsetmek isterim: Birincisi hayatta sürekli bir şeylere acelesi olup anında bir şeye sahip olmak isteyip bedel ödemek istemeyenlerdir. İkinci tipteki insanlar da, benim hiçbir acelem yok yavaş olsun sağlam olsun deyip, her şeyin farkında, ödeyeceği bedelin sadece para olmadığını bilenlerdir. Öyle ki güzel bir sonuç istiyorsanız yüksek ve pozitif bir enerji frekansında olmanız gerekir bu da yavaş yavaş çıkılacak bir yerdir. Yani içinizdeki korkularla, kıskançlıklarla, inançsızlıklarla veya huzursuzluklarla yüzleşmeniz gereken ruhsal bir serüvendir. Bu bedeli ödemeye hazır olan herkes azmederek ve sabır göstererek istediği kiloya koşulsuz ulaşır. Bunun için önce beyninizi sonra da ruhunuzu eğitmeniz gerekir. Mevlana’nın güzel bir sözü vardır. Kalp ile Tanrı arasındaki tek engel aklımızdır der. Bende diyorum ki bedenimizle sağlık arasındaki tek engel iç dünyanızdaki korkularınız ve çözmek zorunda olduğunuz problemlerinizdir. Zayıflarken veya kilo alırken lütfen mucizeler beklemeyin. Kalıcı olan ve değerli olan şeyler yavaş ilerleyen yollardır. Diğerleri aynen mevsimler gibi başa dönmeye mahkûmdurlar.


ÜÇÜNCÜ S: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Sanki 60 yaşında her şeyi görmüş geçirmiş biri gibi konuşmak istemem ancak zamanımızda hepimiz her şeyi çabucak tüketip farklı arayışlara giriyoruz. Bu da bizi günden güne mutsuzlaştırıp, beklentisisizlik durumuna düşürüyor. Bizler hiçbir şeyi sürdüremez hale geldik; evlilikler kısa sürüyor, işlerden çabucak sıkılıyoruz, gittiğimiz cafeler restoranlar bizi sıkıyor yenilerini istiyoruz, tv programları sıkıyor, saç şeklimiz, arabamız, kıyafetlerimiz ve tabiî ki DİYETLERİMİZ. Sonuncuyu söylerken büyük bir vurguyla söylediğimi varsayın lütfen. Belki de bugünlerdeki en büyük sıkıntımız ne devlet meseleleri ne küresel ısınma sadece KİLOLARIMIZ VE SIKILDIĞIMIZ DİYET LİSTELERİ. Buna bir çözüm bulmak şart öyleyse. Biz her şeyden neden bu kadar çabuk sıkılıyoruz dersiniz? Ben söyliyeyim içimizde kocaman bir boşluk var yiyeceklerle ve diğer maddesel şeylerle dolduramadığımız. Yine 2. S’e giriyor bu madde üzerinde dikkatlice duralım. Sürdürülebilir liste ne demek peki? Ben size desem ki 1 haftada tüm Avrupa’yı bisikletle turlayabilirim. Siz bana yok artık saçmalama dersiniz değil mi? İşte bende bazı diyet listelerini görünce aynı tepkiyi veriyorum. Öncelikle bir liste o kişinin yaşam tarzına, ruhuna, hastalık durumuna, memleketine ve alışkanlıklarına uygun olmalıdır. Sen tutup bir Antepliyi sürekli salata ye diyerek zayıflatırsan o kişinin hem diyetisyene hem de diyete bakış açısını zedelemiş oluruz. Bunun gibi yüzlerce örnek verebilirim. Yani sevdiğiniz şeyleri yiyerek (tabi uzmanınızın uygun gördüğü miktarda), kendinizi kasmadan aç kalmadan zayıflamanız kesinlikle mümkündür. Eğer olmuyorsa ya altta yatan fizyolojik rahatsızlık ya da bu saydığım formülde eksik tuttuğunuz bir madde vardır. Başladığınız programda süreklilik ve kalıcı kilolar her şeyden daha önemlidir.
 
Severek, sabırla harika bir program sürdürebilirsiniz. Yeter ki beslenme koçunuzu ve yola çıkarken yanınızdaki araçları doğru belirleyebilin. Güzel günler diliyorum.

Paylaş :

Diğer Makaleler

Harekete Geçmeye Ne Dersiniz?
03 Mayıs 2018
devamını oku
Beynimizi Genç Tutmanın Yolları
03 Mayıs 2018
devamını oku
3s'li Yaşam Hareketi
03 Mayıs 2018
devamını oku

Paylaş